14 Ocak 2010 Perşembe

muadil spikerler


geçen akşam ki bayağı geçti zaman. evde oturmuş bi yandan maillerime bakıyor arada da açık olan tvde beşiktaş-vitesse hazırlık maçını izliyorum. ama daha çok dinliyorum gibi. ertem şener olunca spiker gözüm bilgisayarda kulağım tv de oluyor elbet. kim ne derse desin seviyorum ben bu spikeri. tamam bazen kantarın topuzu kaçıyor ama farklı işte adam.

neyse işte tabata için dillendirmekten kaçınmadığı beşiktaşın brezilyalı çekik gözlü kartalı belirtili isim tamlamasını ikinci kez söylediğinde dank etti bazı şeyler. (ki misal cem yılmaz daha önce duysaydı bu tamlamayı kesin yahşi batıda kullanmak isterdi) ümit aktan geldi aklıma o sıra. doğaçlamada çok rahat olmadığı trt yıllarından sonra ferahlığa erdiği özel kanallarda en son kanal a'da fransız ligini anlatırken kullandığı tabirleri çok severdim bazılarına yuh artık desem de. mesela sene bir kaç yıl önce marsilya kısa boylu esmer bi topcu korner bayrağına giderken çimlerden hafif uzun "tutankomo" korner atmak için hareketlendi gibi acayip sıradışı tabirleri vardı ümit aktan'ın.

işte tam da buradan hareketle bilerek veya bilmeyerek belki biraz da benim zorumla maç anlatımda aralarında paralellik gördüğüm eski-yeni kuşak futbol spikerlerinden bir ekol bir ikame bir muadil kültürü çıkardım kendi kendime.
ve sonra olaylar gelişti...

ümit aktan - ertem şener : hiç şüphesiz serbest doğaçlamanın kralıdırlar. kim ne derse desin aşk için önce hoş sonra boş gelir ekolünün yılmaz hücumcusudurlar. ilki bir g.saray maçında hacı-arif beyi diğeri çölde bir vahayı(bkz. ronaldinho) ve daha bir sürü şeyi futbol türkçemize kazandırmış isimlerdir. gönlümüz bir avrupa/dünya kupası yahut CL ligi yarı finalini bu ikilinin analtımından dinlemektir. final mi? o kadar da değil...

murat ünlü - emre tilev : açıkçası bu ikiliyi birbirine benzetme nedenim. çok önemli özellikle avrupa maçlarında kendinlerinden vazgeçip trans haline girmeleridir. aşağılarda bir yerde daha yazdım. f.bahçenin deplasmandaki meşhur 3-2 lik bordo zaferinde bayıldığı söylenir ki iki sene önceki beşiktaşın 2-1'lik liverpool galibiyetinde emre tilev'de bayılacak diye ödüm kopmuştu. ha bayılınacak maçtı o ayrı. zaten ilkinde bayılmayanlar rövanşta bayıldılar bu da bambaşka bi ayrıntı. sonuçta öyle işte.

ercan taner - fikret engin : büyük ve küçük ses ve anlatım uyumlarından benzetiyorum bu ikiliyi birbirine. bilmem ki daha ne demeli. sergen attı şampiyonluk geldi... özledik bee...!

tansu polatkan-kerem öncel : hey gidi. hüseyin başaranla birlikte ankaradan bildirirdi tansu ağbi. mehmet'i yayarak, ilk e'yi uzatarak telaffuz edişi ve top orta saha civarlarındaysa sakin bir nehir gibi akarken ceza sahasına yaklaşmasıyla sel olup taşması en belirgin özelliğiydi. ses rengi anlatım tarzı ile nedense kerem öncel'i ona yakın buldum. çok heyecanlı olmayan ama çok da durgun olmayan orta karar anlatıcılar netekim.

levent özçelik - erdoğan arıkan : en büyük ortak özellikleri avrupa maçlarında aralarından kalın ve tok sesiyle gol diye net ve kesin çığıran ömer üründül'dür. sonra çok fazla hata ve gaf yapmayan akıcı anlatımlarıdır. ama işte nedense bir ercan taner heyecanı yok hiç birinde. sanki bi kırmızı biber bi kekik bi bi baharatları eksik gibi. aynı tedrisattan geçmiş aynı serilikte maç anlatan spikerler. ve sanki bir zamanlar arıkan'ın idolü olmuş özçelik.

Hiç yorum yok: