7 Ekim 2012 Pazar

beş çayında veysel'den ahmet nur çebi'ye

dün akşam ahmet nur çebi'nin "farklı kazanabiliriz " temalı açıklaması alt yazı şeklinde odamı kararttığında bindokuyüzdoksan kışına ışınladım anında. zamanın fb teknik direktörü veselinoviç'in "bugün gönlümden beş geçiyor" deyip beşiktaş'ın kadıköy'de 1-5 kazandığı maç hatırlatmak istediğim, evet. yaşı yetenler, hafızası kuvvetli olanlar hatırlayacaktır hemen. zaten aynı kişiler bugünkü fenerbahçe'nin o günkü beşiktaş, o günkü f.bahçe'nin de bugünkü beşiktaş olduğunu çok net hatırlayacaklardır kaideyi bozmayan bazı istisnalar haricinde.
diyeceğim çok şey  var aslında. hani maçtan sonra sıcağı sıcağına konuşmasın derler futbolcular için. içim yanıyor, ölenlerin kemikleri , yaşayanların -ki bu ızdırapla yaşadıkları meçhul- kalbi sızlarken diyeceğim çok şey var da diyemiyorum. en başta eski başkan sayın demirören'e, sonra yeni başkanlara, yeni teknik direktörlere, yeni ve eski futbolculara ama neye yarar. kime yarar?
ama allah rızası için bu kulüp için hiç bir şey yapamıyorlarsa sussunlar, lütfen konuşmasınlar. ne maçtan önce ne maçtan sonra ahkam kesmesinler. bu rezaletin daha dibi var mıdır bilmiyorum ama koca çınarı kökünden kestiler. eskisi yenisi hala eşeliyorlar. rahat bırakın ya rahat bırakın.
enkaz devralmışlarmış,çok borç varmışmış, harçda varmış, querasma da varmışmış. yahu ben mi dedim  trilyon borca sıkıntıya gelin oturun diye. hem daha geldiğinizde kabararak , böbürlenerek,  bilerek taşın altına elimi sokuyorum diye övünen ben miydim. bir şey yapamıyorsanız.konuşmayın allahaşkına susun. onu da yapamıyorsanız bırakın bizi bize. bundan kötüsü olamaz sanırım.
daha ne diyeyim.
yazık..
çok yazık..
.

11 Ağustos 2012 Cumartesi

kayseri maçı ışığında aybaba ekseninde yeni beşiktaş!

* bu sene ilk kez izlediğim beşiktaş'ın tek güzel yanı, attığı goldü.

*tempo yok,bloglararası bağlantı yok. sadece ben bu takıma fazlayım diye bağıran bir fernandes var. ha maça bakıldığında özellikle ikinci yarıda mc gregor'un et mi balık mı olduğunu anlamamıza mahal vermeyen kayserinin şut orucunu takım savunma baskısına gönderme olarak kullanabiliriz belki ama öte yana bakıldığında hücumda da pek bir şey yok. görünen o ki, beşiktaş mevcut kadro ve oyun yapısıyla 'tanıl bora deyimiyle' başaltı takımı olacak.

*samet aybaba, izlemeden konuşmadan bir antremana dahi çıkmadan tipik türk önyargısı ile ernst ve holosko'yu sildi takımdan.(efendim parası çokmuş azmış hikaye.bildiğim kadarı ile her ikisi de indirimi kabul ettiler.) hatırlarsanız şampiyon olduğu sene mustafa denizli yanılmıyorsam devre arasında katıldığı ntv programında bir itirafta bulunmuştu. takımın başına gelirken ekrem hakkında olumsuzdüşüncelerim vardı. kadroda düşünmüyordum dedi ama yakından tanıdıkça fikrim değişti daimi futbolcum oldu demişti. bir yanda samet aybaba öte yanda denizli. biri tecrübe mi dedi?

*mustafa pektemek; bu akşam bazı kendiyle bazı çimlerle kavga etti. çıkarken de çok mutlu değildi. evet kabul ediyorum. bu genç yaşta ensesinde demoklesin kılıcı gibi duran takımın bir forvet arayışı mevcut ama. kendisine naçizane tavsiyem.; 1-artık adamların içinden geçmeyi denemeyi bıraksın, süpermen olmasın basit oynasın. 2- şu transfer söylentileri için de feyyaz uçar'ı ne yapıp edip bulsun. bir konuşsun onunla. vakti zamanında feyyaz forvetken nerdeyse her sene yabancı forvet arayışı olurdu.alınırdı da ama tahtaya feyyaz hep ilk yazılırdı.

*yeni transferlerden olcay; trabzonsporlu olcan'ın ikizi gibi. artısı sağ ayağını da kullanabilmesi. bir milyon bonservis çok mu az mıya gelince. bugune kadar sokağa atılan milyon euroları düşününce bedava bile sayılabilir!
oğuzhan; genç ve eksikleri olmasına rağmen ben çok beğendim. sahayı görüşü, pasları, tekniği.. arsenal boş adam almaz görüşünü kuvvetlendiriyor. ısrar edilmeli bence.
escude; egemen'in fransız versiyonu. hatta teknik olarak daha üstünü bence. defansın kalanıyla uyum sağladıklarında en az gol yiyen ilk üç takım olabilir beşiktaş. ama zor gol atar. bu da onu başaltı yapar gibime geliyor.

*son tahlilde gördüğüm takımın en etkin iki ismi var. fernandes ve olcay. rakipler bu ikisine önlem aldığında çok rahat durdururlar beşiktaş'ı. oyunu çözecek, b - c planı olacak üçüncü bir adamı yok maalesef. allah sabır versin bu sene de bize.

8 Ocak 2012 Pazar

fikret demirer


kadirler, ulviler, rızalar, ziyalar, ekolünün en yetenekli, en teknik ama galiba en şanssız adamı. öncesini bilmiyorum tabi ama 1980 sonrasında beşiktaş tarihinin orta sahadaki yetenekli ama tembel, sorunlu futbolcularının ilk temsilcisidir dersek bilmeyenlerin zihninde bir ışık yakmış oluruz sanırım.

oynadığı dönemlerde beşiktaş'ın sergen'iydi bir nevi. öyle ki akıbeti de benzer oldu. fikret disiplin sorunları, yönetim vs anlaşmazlığı yüzünden o dönem yıldızları toplayan üç büyükler dışındaki başka bir istanbul takımına (sarıyer) giderken seneler sonra bir nevi fikret'in sol ayaklı veliahtı sergen, benzer şekilde o dönem yıldız toplayan başka bir istanbul takımına (istanbulspor) transfer olmuştu. ama hareketleri, taraftarla diyaoğu vs. nedeniyle daha çok tümer' e benzetirim fikret'i. bir asi ruh vardı sanki o'nda. taraftar tarafından çok fazla koşmadığı için eleştirilirdi zaman zaman. misal inönüdeki bir malatyaspor maçında beşiktaş 2-1 galipken ama malatyaspor tehlikeli gelmeye başladığında kapalıdaki taraftar fikret'e homurdanıyordu ki, ceza yayının üzerinden sağ ayak içi ile haftanın golünü atmıştı. böyle de bir yetenekti. bu gol hem memnunişyetsiz taraftarları susturmuş hem de bizim ağzımızı açık bırakmıştı. dönemin klişe tabiriyle şapka çıkartmıştık bu jeneriklik gole. benzer bir çok golü oldu fikret'in ve taraftarla ufak takışmaları.
evet fikret çok koşmaz, topsuz oyunda çok olmazdı belki ama top ayağına çok yakışırdı. keza çubuklu forma üzerindeki kırmızı 10 numara en çok o'na yakışırdı.
teknikti. hırslıydı. beşiktaşlıydı.
belki de en verimli olacak yaşta beşiktaştan ayrılması çoğu beşiktaşlı gibi beni de üzmüştü.
maral öztekin'in selçuk yula'lı, erdal keserli , mustafa yücedağ'lı "rüya takımından" sonra gittiği a.gücünde futbolu bıraktı. ama insan yine de düşünmeden edemiyor, acaba gordon milne ile çalışma şansı olsaydı nasıl olurdu diye?.....