21 Mart 2010 Pazar

marlboro var kent var


gündüz oruç tutarlardı gece marlborosuna iddiaya girerlerdi avrupa kupası maçlarında. ilginç bir iddiaları vardı. o zaman malumunuz forma numaraları 1 den 16 ya kadardı. 12-16 arası yedek ilk beş numarada defans oyuncusu ve dolayısı ile gol şansları az olduğu için bir torbaya 5 ten 11 e numaralar konur. herkes bir numara çekerdi. akşamki maçta her iki takımından (hangisi olsa farketmez) çektiği numarası gol atanlar marlboroları ötekilerin yüzüne üfürürlerdi. bizim iddiamız ise futbolu sevmekti. teravihi hızlı kıldıran hocanın peşinden o geceki avrupa maçına yetişmek için giderdik. ertesi gün okulda, kupaya veda eden bayernli, juveli, liverpoolu arkadaşlara ziraat kupasında elenen ezeli rakip muamelesi yapardık. ya da tam tersi onlar bize. real madridi sevmiştim o zamanlar. bir de mark hughes'lu manu'yu. hani ben de bi terslik vardı kesin. millet tangocu arjantin olmadı sambacı berezilya derken sırf dino zoffla ilgili bir gazete küpürü yüzünden ille de gök mavi demiştim 82 dünya kupasında. keza barca ve you never walk alone liverpoolcularla kaynarken etrafım 1-5 'lik bir m.gladbach rövanşında sevmiştim r.madrid'i ve santillana'yı. taklacı hugo sanchez yoktu daha o zaman. kralın takımı, galacticos, milyarlık eşekler vesaire vesaire dediler kulak asmadım. hala seviyorum bu beyaz formalı adamları. camacho, michel, gordillo, valdano, butragueno, hugo sanchez, schuster, martin vazquez, julio ve paco lorente kardeşler, sanchis, hiero, prosinecki, baba ronaldo, zidane ve daha kimler kimler geldi geçti, geçiyor. bu sabah entivide 0-1 den 3-1 kazandıkları maçın gollerini gördüm de bazı şeyler kolay unutulmuyor ve vazgeçilmiyor.....