5 Kasım 2008 Çarşamba

jose mourinho



bizit yayıncılık tarafından çıkarılan kitabı ile bir kez daha sempatimi kazanmış teknik direktördür kendileri.

aslında bazen ben de şaşırıyorum bu sempatiye. fatih terim'i hiç mi hiç sevmezken benzer tandansları olan bu adamı niye seviyorum diye.

sanırım bunun cevabını söz konusu kitap da buldum...

gerçi futboldan pek anlamayan biri tarafından çevrildigi belli olan ve yer yer ooehh dedirten baskı hatalarına karsin futbol sevgisi ve mourinho sempatisi ile büyük bir keyifle, sıkılmadan okutuyor kendini kitap.

kitapta sizi şaşırtan ve aslında bildiginizi zannettiginiz ama öyle olmadığını gördüğünüz bir çok anektod mevcut.

misal jose, sanıldığının aksine hasta bir benfica'lı değil vitoria de setubal taraftarı imiş.

yine as monaco karsisinda cl kupasını kazandıklarında seromonide kalamayaşının bir nedeni de maç gecesinde aldığı tehditler yüzündedir ve bu nedenledir ki macçın bitiş düdüğü ile birlikte güvenlik için tribünden saha içine alınan ailesini alıp bir an önce gitmek istemiştir ama eşi o'nu takımının yanına göndermiştir yine de.

hakeza o'nun duygusuz, sırf gurur ve kibirden yaratılmadığını yine o'nun portekiz'deki en büyük rakibi benfica oyuncusu miklos feher'in sahada kalp kirizi geçirip ölmesini canlı yayında yaşlı gözlerle izlemesinden ve şu sözlerinden anlamak zor olmasa gerek;

o an da benfica, sporting lizbon ya da porto'nun hiç bir anlamı kalmadı.

evet böyle de bir adam jose mourinho...

sevip sevmemek size kalmış...

Hiç yorum yok: